30 Eylül 2015 Çarşamba
BÜYÜME HORMONU HGH NEDİR? NASIL KULLANILIR?
YÖNTEM # 1: HGH Enjeksiyonları
HGH enjeksiyonlarının üzerine yapılan çalışmalardan sonra işe yaradığına ve kaçınılması şeklinde birçok fikir ortaya çıkmıştır. Günde 2-3 defa sentetik HGH vücuda enjekte edilir. Her bir enjeksiyonun ortalama maliyeti 25 dolar olup enjekte edilebilir HGH kullanmanın günlük maliyeti zaman zaman 50 ila 75 dolara çıkabilmektedir. Daha da kötüsü, rekombinant (enjekte edilebilir) büyüme hormonu sadece reçeteli kullanılabilen bir ilaçtır. Ve "sınıflandırılmışbr hastalığın" tedavisi dışında herhangi bir durumda sigortanız HGH enjeksiyonlarını karşılamayacaktır. Bu da bütün bu tedavinin masraflarını kendi cebinizden karşılamak zorunda kalacaksınız demektir! Laboratuar ortamında geliştirilmiş olmasından dolayı sentetik HGH doğal değildir. Dolayısıyla vücudunuza yüklü miktarda yabancı bir hormonu almanızın ciddi yan etki gösterme riskleri mevcuttur. Aslında, 5 Temmuz 1990 yılında New England Tıp Dergisi'nde yayınlanan bir çalışmaya göre, enjeksiyona devam eden bazı hastaların çeşitli yan etkilere aruz kaldıkları bildirilmiştir.
Artısı: Enjekte edilebilir HGH etkilidir.
YÖNTEM # 3: HGH Salgılatıcılar (Doğal Besin Takviyeleri)
29 Eylül 2015 Salı
BOYU MU İŞLEVİ Mİ? HANGİSİ?
Kadınlar sizce, kendinden daha kısa olan erkekler hakkında ne düşünüyordur? Peki, erkekler hayatındaki kadının kendisinden uzun mu olmasını ister yoksa kısa olmasını mı?
Önemli olan sadece boyu mu?
İşlevin hiç mi değeri kalmadı?
Sosyal deneylerde gözüküyor ki, kadınlar kendilerinden daha kısa erkekler istemiyorlar. Kadınlar, boy konusunu bir seksilik konusu olarak görüyorlar ve kısa boylu erkeklerin uzun boylu erkeklere göre bu konuda şansının olmadığını düşünüyorlar.
Gelin önce biraz gerçeklerden bahsedelim. Toplumsal olarak erkeğin kadından uzun olması gerektiğine şartlanmış durumdayız. Hiçbir masalda, hikayede ya da filmde erkeğin kısa kadın uzun olduğunu görmedik bugüne kadar. Hep ideal ilişkideki boy dengesi erkeğin daha uzun olduğunu gösterdi bize.
Bu şartlanma da zamanla topluma yerleşti ve böyle kaldı.
Ama tabi ki sadece şartlanma da değil.
Boy uzunluğu konusunu kafasına taka bir grup var. Madisson eyaletinde yaşayan karı koca ortopedist doktor çift, uzun boylu insanlar ile kısa boylu insanları her anlamda karşılaştırmışlar.
Ama her anlamda!
Sağlık, ilişkiler, kişilik, yetenekler ve daha aklınıza gelebilecek pek çok konudan oluşan, tam 41 madddelik bir liste yapmışlar.
Çıkan sonuç son derece ilginç.
Uzun boylu insanlar, pek çok konuda daha iyi durumdalar. Örneğin, kalıtsal hastalıklar veya kalp ve damar tıkanıklıkları gibi hastalıkların kısa boylularda daha fazla görüldüğü, uzun boylu insanların ortalama olarak 4,5 sene daha uzun yaşadıkları gibi sonuçlara istatistiki veriler açısından ulaşmışlar.
Uzun boylu insanların özgüvenlerinin daha gelişmiş olduklarını gören doktor çiftimiz, örneğin herhangi bir yeteneği olmamasına rağmen sanat ve müzikle daha çok ilgili olanların uzun boylu insanlar olduğunu, herhangi bir enstrümanı çalabilmesine rağmen bunu açıklamayan insanların da çoğunluğunun kısa boylu insanlar olduğunu görmüşler.
Tüketim toplumunda yaşıyoruz. Her şeye, her istediğimiz anda erişiyoruz ve insanların birbirilerini beğenmeleri zorlaşıyor. Bu da modern çağ yalnızlarını ortaya çıkarıyor. Genel olarak ta dış görünüşle değerlendiriyoruz insanı da eşyayı da.
Bu
da demek oluyor ki, çok büyük toplumsal bir devrim yaşanmadıkça, uzun boy mu
kısa boy mu sorusunun cevabı çok net ortaya çıkıyor.
Önemli
olan boyu diyor, günümüzün modern insanı.
28 Eylül 2015 Pazartesi
YÜZMENİN BOY UZAMASINA ETKİSİ
Uzun boylu ve sağlıklı biri olabilmek için temel şartlardan biri de şüphesiz ki omurga yapısının sağlam ve sağlıklı olmasıdır. Omurga yapısı boyun uzunluğu açısından çok önemli bir faktördür.
Omurga vücudumuz için nasıl bir önem taşıyor? 33 adet omur kemiğinin birleşmesiyle oluşan ve içinde omuriliği barındıran kemik yapı 'omurga', bedeni ayakta tutan, organların, iskelet ve kas sistemlerinin dengede durmasını sağlayan bir yapıdır. Bu yapının bozulması durumunda birçok hastalık, sakatlık ve hatta ölümcül risklerle karşı karşıya kalınabiliyor.Bu kadar önemli bir durumun sağlıklı olabilmesi için yapılması gereken en güzel aktivite ise yüzmedir.
Her kardiovaskuler spor gibi yuzdukce acildiginiz, uzun soluklu ve tempolu yapildiginda kilo vermesini ve bunun yaninda insanin kendini iyi hissetmesini saglayan ve butun negatif enerjiyi gerek spor oldugu gerekse de su ile ilgili oldugunu alip goturen bir nevi meditasyon.üzmeyi bilen bir insan kendi "hayat sigortasını" yapmıştır ve ayrı bir ortam olan suyun içinde yaşamasını öğrenmiştir. Yüzme yapan bir insan diğer insanlardan daha sağlıklı bir yapıya sahiptir. Güneş, su ve havanın insan vücuduna etkisi; vücut direncini arttırır ve dış etkilere karşı kuvvetli ve sağlıklı olmasını sağlar (mesela, sıcak su ile duş yaptıktan sonra soğuk su ile duş alırsak, kendimizi dirençli ve güçlü hissederiz. İşte yüzme de aynı etkiyi sağlar.)
Yüzen insan daha çok dinlenir, suda içerisinde iken ağırlığı hafifler, "kuş gibi" rahat eder ve bu ona zevk verir.
Yüzme "doğal" bir ilaçtır. Mesela; fazla kilolu bir insan zayıflamak istediği zaman yüzme ile zayıflayabilir. Aynı zamanda, zayıf bir insanın da yüzme ile şişmanlayabilmesi çok ilginçtir.
Yüzme bir terapidir, çünkü kırık-çıkık bir kol veya bacağı tedavi etmek için kullanılabilir, postürel bozuklukları düzeltmek için yardımcı olabilir vs.Enfarktüs için modern bir tedavi olan yüzmeyi tüm doktorlar tavsiye etmektedirler (yatay pozisyonda vücudun dolaşım sistemi daha kolay çalışır).
Yüzme bilen bir insan çok büyük ve özel bir görev yüklenmiştir, başka insanlara yüzme öğretebilir, boğulma tehlikesi geçiren bir insana yardım edebilir böylece bir hayat kurtarmış olur.
Yüzme sadece insanın kendisi için gerekli değildir, etrafındaki insanlar için de önemli ve gereklidir. Cankurtaranlar için uluslararası bir federasyon kurulmuştur ve yarışmalar dahi düzenlenmektedir.
Fakat en güzel ve zevkli formül; dereceli performans için yüzmedir.
Sağlıklı bir beden için omurga sağlığını korumak şart! Bazı egzersiz ve sporları rutin olarak yapmanın omurga sağlığına iyi geldiği birçok kişi tarafından biliniyor. Ama kimi zaman yapılan bilinçsiz sporlar omurgaya zarar da verebiliyor. Bunlardan korunmak ve boy uzatabilmek için omurga yapısını sağlam tutmak şart.
22 Eylül 2015 Salı
BOY UZATMADA UYKUNUN ÖNEMİ
Yeterli uyku boy uzatmak isteyen kişinin istenilen sonuca erişmesi için önemli yer tutmaktadır. Geceleri kesintisiz en az 8 saat uyumak için gerekli önlemleri mutlaka alın. Ayrıca, omurganızı düz tutabilmeniz için sert bir şilte üzerinde yatmanız ve küçük bir yastık kullanmanız ya da hiç yastık kullanmamanız gerekmektedir.
Yastıklar düzgün nefes almanıza ve bel kemiğinizle boynunuzun düz orantıda olmasını engelleyebilir.
Omurganızdaki basıncı yayacak şekilde yani sırt üstü ve omurganızı basınç altında kalmaktan kurtaracak şekilde uyumanız gerekmektedir. Uyurken boyunuzu uzatmak için dikkat edeceğiniz husus ayağınızın bulunduğu yatağınızın alt kısmını 8 cm. kadar yükseltmek olabilir. Bu hareketle gün boyu dik dururken yerçekiminin aşağıya doğru çektiği omurganızı yerçekimine karşı ters yönde yukarı çekecektir.
Hipofiz bezinden vücudunuza en fazla büyüme hormonu salgılandığı an uykunuzun ilk 2 saatidir. Yeterli uyku uyumamak vücudunuzun ürettiği büyüme hormonu miktarını azaltabilir ki bu da hiç iyi bir şey değildir.Ve bir kez daha hatırlatayım, her gece 8 saat deliksiz uyku çekin.
21 Eylül 2015 Pazartesi
BOY KISALIĞI VE TURNER SENDROMU
Kız Çocuklarında Boy Kısalığıyla Gelen Tehlike
Kız
çocuklarında; boy kısalığı ve gelişme
geriliği ciddi bir hastalığın habercisi olabilir. Bunların başında da
Turner sendromu geliyor. Ancak neyse ki hastalık, son yıllarda tedavi
edilebiliyor. Turner'li çocukların boyları hormon tedavisiyle 8 santim uzayabiliyor.
İstanbul
Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları, Pediatrik
Endokrinolog Prof. Dr. Nurçin Saka, doğumsal anomali nedeniyle Turner sendromu
taşıyan çocukların boylarının nasıl uzayabileceğine dair soruları yanıtladı:
Turner
Sendromu Nedir?
Turner sendromu, kız bebeklerin hücrelerindeki kromozom yapısında bozukluk sonucu ortaya çıkan doğumsal bir rahatsızlıktır. Cins kromozomları olarak normalde erkeklerde de bir X ve bir Y kromozomu, kadınlarda iki X kromozomu bulunur. Turner sendromlu kızlarda, bir X kromozomu tümüyle yoktur veya bu kromozomun yapısal kusurları mevcuttur.
Teşhisi
Nasıl Konur?
Klasik bulgulara sahip çocuklarda tanı koymak zor değilse de, bulgular her çocukta belirgin olmayabilir. Birçok çocukta boy kısalığı ve ergenlik belirtilerinin başlamayışı tanıya götürür. Ayrıca, doğum öncesinde yani gebeliğin 16. haftasında yapılan amniyosentez ya da 12. haftada yapılan koryosentez ile yine bu sendromun teşhisi konabilir. Doğumdan sonraki tanıda ise hormonal testler, batın ve pelvis ultrasonu yardımcı olur. Ancak kesin tanı için kan örneğinden kromozom analizlerinin yapılması gerekir.
Turner
Sendromlu Bir Kız Çocuğunda Nasıl Bir Gelişim İzlenir?
Doğumda, Turner sendromlu kız bebekler normal bebeklere göre biraz daha kısa boylu ve düşük doğum ağırlıklıdır. İlk bir kaç yıl içinde hemen hemen yaşıtları ile aynı hızda büyürler. Ancak okul döneminde arkadaşlarına göre boy farkı belirginleşir. Özellikle ergenlik döneminde beklenen boy uzaması gerçekleşmez. Turner sendromlu kadınların boyu genelikle o toplumdaki ortalama kadın boyuna göre yaklaşık 20 cm daha kısadır. Tedavi edilmeyen Turner sendromlu hastaların erişkin boyu yaklaşık 1.35-1.45 cm arasındadır. Türkiye'de tedavi edilmemiş Turner sendromlu hastalarda erişkin boy ortalaması yaklaşık 1.42 cm olarak saptanmıştır.
18 Eylül 2015 Cuma
SAĞLIK DURUMU – BOY UZUNLUĞU İLİŞKİSİ
Şaşırtıcı görülse de boy uzunluğu, birçok sağlık problemiyle ilişkilendirilmiştir. Ne kadar uzun ya da kısa olduğunuza bağlı olarak belirli hastalıklara yatkınlığınız vardır. Bu bilgi istatistiki olarak değil çeşitli biyolojik araştırmalar sonucu elde edilmiş. Örneğin, sabahları kalktığınızda normalden bir veya iki cm kadar daha uzun olursunuz. Uyku mahmurluğunuzu atmak için, açma germe hareketleri yaparsınız ve omurlarınız arasındaki mesafeler kısalır ve kendi boyunuza gelirsiniz. Omurların arasının açılması uyku halinin bir sonucudur. İnsan uyku halinde, teknolojik dilde anlatmak gerekirse tasarruf moduna geçer ve beyin dahil pek çok organ dinlenmeye geçer.
İşte boy uzunluğu ve sağlık sorunları arasında böyle bir ilişki bulunmaktadır. Gennelikle kalp ve damar hastalıkları veya sinir sistemi rahatsızlıkları kısa boylu kişilerde daha fazla görülmektedir.
Kısa Boylu Kişilerde Görülen Sağlık Sorunları:Kalp ve Damar Hastalıkları:
Avrupa Kalp Dergisinde yayınlanan bir çalışmaya göre kısa boylu olmak, kalp hastalıklarına yakalanma riskini arttırmaktadır. Bu konuda yapılan pek çok çalışmaya göre kısa boylu kişilerde kalp hastalıklarına yakalanma riski %50 artmıştır. Kısa boyun nasıl kalp hastalıkları riskini arttırdığı henüz bilinmese de bilim adamları yakın gelecekte bu soruya olası cevaplar bulacaklardır.
İnme:
İnmenin kısa boylu insanlarda çok daha yaygın olduğu bulunmuştur. Amerikan Kalp Derneği Dergisi’nde yayınlanan bir İsrail çalışmasına göre kısa boylu erkeklerin uzun boylu erkeklere göre %54 daha yüksek inme riski taşıdıkları gösterilmiştir. Bunun nedeni beslenme ya da hormonal faktörler olabileceği gibi çevresel faktörler de olabilir. Sebep ne olursa olsun kısa boylu insanlar inme geçirmeye daha yatkındırlar.
Alzheimer Hastalığı:
İnmenin kısa boylu insanlarda çok daha yaygın olduğu bulunmuştur. Amerikan Kalp
Derneği Dergisi’nde yayınlanan bir İsrail çalışmasına göre kısa boylu
erkeklerin uzun boylu erkeklere göre %54 daha yüksek inme riski taşıdıkları
gösterilmiştir. Bunun nedeni beslenme ya da hormonal faktörler olabileceği gibi
çevresel faktörler de olabilir. Sebep ne olursa olsun kısa boylu insanlar inme
geçirmeye daha yatkındırlar.
Alzheimer Hastalığı Dergisi’nde yayınlanan 2007 yılında yapılan bir çalışmada, 175 cm’in üzerindeki kişilerde 165 cm’nin altındaki kişilere göre Alzhaimer hastalığı riski %59 azalmıştır. Alzheimer Derneği göre yaklaşık 5,2 milyon Amerikalı Alzheimer hastasıdır. Artan yaş ile Alzhaimer hastalığı riski artsa da en önemli risk faktörü kalıtımdır. Boy uzunluğunun belirli hastalıklara nasıl yatkınlık oluşturduğu henüz bilinmese de bilim adamları, bu soruya yanıt aramaya devam ediyorlar. Ancak dengeli beslenme, düzenli spor ve sağlıklı bir yaşam tarzıyla endişeleneceğiniz bir sorun kalmayacaktır.
17 Eylül 2015 Perşembe
BOY UZAMASINDA GEREKLİ PROTEİNLER
Herkesin protein gereksinimi, vücut boyutu, yaş ve sağlık durumuna göre farklılık gösterir. İri, genç bir insan daha ufak boyutlara sahip ve yaşlı birinden daha fazla proteine ihtiyaç duyacaktır.
Proteinler farklı işlev ve görevlere sahiptir ve vücudun farklı bölgelerinde görev alır.
Ergenlik sonrası boy uzaması konusunu daha önceki yazılarımızda da sık sık belirttiğimiz gibi, düzenli ve dengeli beslenme bu konuda çok önemli bir yer tutar.
Vitamin, mineral, karbonhidratlar kadar proteinler de dengeli beslenmenin olmazsa olmazlarındandır.
Dünya sağlık örgütü (WHO) ideal kiloya sahip bir insanın, günlük olarak minimum kilo başına 0,45 gram, maksimum yine kilo başına 0,80 gram protein alması gerektiğini söylemektedir.
Temelde çeşit olarak iki tane protein vardır. Tam ve eksik protein olarak isimlendirilir.
Tam proteinler, doku yapımında görev alır ve vücudun ihtiyaç duyduğu sekiz amino asidin vücuda tam olarak alınmasını sağlar.
Eksik proteinler ise, esansiyel amino asitlerden yoksundur ve tek başına alındığında etkin şekilde kullanılmaz. Az miktarda hayvansal kaynaklı proteinlerde birleştirildiğinde tam protein haline gelir.
Protein Bakımından Zengin Besinler
Aşağıdaki listede yüksek miktarda protein içeren, az yağlı besinleri bulabilirsiniz. Ancak bu liste protein bakımından zengin hayvansal ve bitkisel gıdaların tam listesi değildir. Kişinin sağlık koşullarına bağlı olarak bu listede bulunan bazı besinlerin tüketilmesi sakıncalı olabilir. Bu nedenle herhangi bir hastalık nedeniyle düzenli ilaç kullanıyorsanız protein bakımından zengin diyet programı için bir uzmana danışmanızı öneririm.Göğüs Tavuk veya Hindi Eti: 100 gramında 30 gram protein bulunur. 1 gram protein 4.5 kaloriye denk gelir.
Balık (Ton, Somon…): 100 gramında 26 gram protein bulunur. 1 gram protein 4.5 kaloriye denk gelir.
Süzme Peynir: 100 gramında 32 gram protein bulunur. 1 gram protein 4.7 kaloriye denk gelir.
Az Yağlı Sığır veya Dana Eti: 100 gramında 36 gram protein bulunur. 1 gram protein 5.3 kaloriye denk gelir.
Tofu: 100 gramında 7 gram protein bulunur. 1 gram protein 7.4 kaloriye denk gelir.
Barbunya: 100 gramında 17 gram protein bulunur. 1 gram protein 10.4 kaloriye denk gelir
Yumurta: 100 gramında 13 gram protein bulunur. 1 gram protein 12 kaloriye denk gelir.
Yoğurt (Süt, Soya Sütü): 100 gramında 6 gram protein bulunur. 1 gram protein 18 kaloriye denk gelir.
Yemişler (Fındık, Fıstık, Badem, Kabak Çekirdeği): 100 gramında 33 gram protein bulunur. 1 gram protein 15.8 kaloriye denk gelir.
EGZERSİZLE BOY UZATMAK MÜMKÜN!
Muhtemelen pek çok kısa boylu insanın aklından, “Ergenlik sonrası uzamak mümkün mü?” sorusu sürekli geçiyordur.
Bu sorunun cevabı ise evet, boy uzatabilmek mümkün.
Aslında yıllarca bize, ergenlik sonrası uzanamayacağı söylendi. Yaygın kanı hep bu şekildeydi. Peki ben şimdi size şu örnekleri versem, bu konuda biraz daha farklı düşünür müsünüz, merak ediyorum.
Beyzbol oyuncularından, top fırlatanların top fırlatmada kullandıkları kolları – ki genelde bu sağ kol olmaktadır. – diğer kollarına göre ortalama 2,5 ila 7,5 cm arasında daha uzundur.
Jai Alai oyununu duydunuz mu? Duymadıysanız şu linkten, hakkında bilgi edinebilirsiniz. Jai Alai, İspanyollara özgü bir top oyunudur ve oyuncuların sağ kolları sol kollarına göre ortalama 5 cm daha uzundur.
Yukarıdaki iki örnek aslında uzamanın güçlü bir egzersize bağlı olduğunu çok güzel kanıtlayan örneklerdir.
Ya da şöyle düşünün. Herhangi bir yaşta ölçülen boy uzunluğu, kayda değer derecede bölgesel farklılıklar göstermektedir. Bu çeşitlilik genetik etmenlerden ziyade beslenme ve sosyoekonomik etmenlere bağlanmaktadır.
Ayrıca akademik bir kanıt daha vereceğim sizlere.
İngiliz tıp dergisinde yayınlanan bir makaleye göre, yapılan araştırmada epifizyal merkezler (omurga diskleri) üzerine aşırı baskı uygulanmasıyla omurgalı vücudunda (omurilikte) gelişimin zamanında önce durdurulabileceği ortaya konmuştur.
Bu verilere göre, boy uzamanın ergenlik sonrası imkansız olduğu tezini çürütmek mümkün. Sıkı bir egzersiz programı, doğru beslenme düzeni ile boy uzatmak mümkün iken, neden kısa boylu kalmayı tercih edersiniz ki?
16 Eylül 2015 Çarşamba
BOY UZATMA YÖNTEMLERİ
Daha kısa boylu olduğunuz için başkalarının karşısında durup onlara bakarken kafanızı kaldırmaktan ve kendinizi küçük görmekten dolayı bıktıysanız, evet dostlar doğru yerdesiniz.
Toplumda
siz de fark etmişsinizdir ki, kısa insanlara çok fazla yer yok. Uzun boylu
olmak, ne yazık ki, iş hayatından tutun da sosyal hayatta ve tabi ki aşk
hayatında da her zaman için artı değer. Özellikle erkeklerde kısa boyluluk tam
bir özgüven kaybı, kendini sevmenin en büyük düşmanı.
Bu
blogta, bu konuyla alakalı bilimsel çalışmalar ile bitkisel çözümlerin
birleştirildiği ve sizlere sunulduğu
çalışmalar paylaşılacaktır.
İnternet her ne kadar da çağımızın anahtarı da olsa, özellikle bu konularda tam bir bili çöplüğü. Bu blog, size bu çöplükten arındırılmış bilgileri gün ışığına çıkartıp, hayata daha iyi bakmanızı sağlayacak çözüm önerileri getirmeyi amaçlıyor.
Muhtemelen bir çoğunuz şu anda “Acaba ergenlik sonrası boy uzaması mümkün mü?” sorusunu aklına getiriyor.
Bunun cevabı gayet açık net.
Evet, mümkün.
Boy uzunluğunun etkili olduğu faktörlere bakıldığında, genetik kelimesin görürüz. Kısa boylu ailemize kızıp, kaderimize küseriz ama bu davranışın sadece mücadeleden kaçmak olduğunu unutmayın.
Boy uzatma için pahalı ve riskli ameliyatlara gerek kalmadan, yaşam tarzındaki değişimlerle de sonuç alabilmenin mümkün olacağını göreceksiniz.
Takipte kalınız!
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)