16 Ekim 2015 Cuma

KISA BOYLU OLMAK KADER DEĞİL!

Kısa boylu olmanın avantajları ve dezavantajlarının sıralandığı bir yazı okumuştum geçen haftalarda. Toplamda 26 maddelik bir yazıydı ve nedense 25 madde dezavantajdı. (www.onedio.com ‘da yer alan makale)


“Türkiye boy ortalaması olarak Avrupa’nın gerisinde ama” gibi bahaneler üreterek boy kısalığını sadece genetiğe vurmak ta bana biraz sorundan kaçmak gibi geliyor. Ayrıca İstanbul’da toplu taşıma kullanan herkes bilir ki, yeni nesil artık Türkiye ortalaması falan dinlemiyor, uzuyorlar efendim.


“Allah benim 65 kilo olmamı isteseydi, beni öyle yaratırdı” diyen Yıldız ablaya saygım sonsuz ama durum ondan biraz daha anlaşılır bir hal içinde aslında.


Yıldız abla demişken yazıyı okumaya devam ederken bir kuble El Adamı dinlenir.


Buyurun efendim, bu da linki. https://www.youtube.com/watch?v=RExkOg_vFgs Konu kısa boylu olmak ve insanın buna karşı yapabilecek pek çok şeyi var. Kısa boylu olmanın nasıl bir dezavantaj bir durum olduğunu bilen insanlar, aslında bu dezavantajlar karşısında çektikleri zorluklarla karşılaştırsalar boy uzatma yöntemlerini, mevcut boyun 3 katından fazla pişmanlık yaşarlardı.


Şimdi kısa boylu okuyucularımızın yaşayabileceği bazı sıkıntıları tartışalım.
Mesela, mağazanın birinde geziyorsunuz. Çok şık ve kaliteli bir kot pantolon gördünüz. Kendi bedeninizin ölçüsünde seçtiniz, değişim kabini önünde sıra beklemeye başladınız. Sıra size geldi, kabinden içeri girdiniz ve pantolonu giydiniz. Önce bel bölgesini kontrol ettiniz, sonuç mükemmel. Tam olarak bedeni kavramış. Çift aynalı kabinden tekrar kendinizi, perspektif olarak kestiniz ama bir eksiklik var. Ayaklarınız gözükmüyor. Pantolon ayaklarınızı öylesine esir almış ki o zamana kadar sanki hiç ayaklarınız olmamış gibi hissedersiniz. “Terzi Ali ağbi bunu çiçek gibi yapar” dediniz ve pantolonu satın aldınız. Ne yazık ki siz daha giyemeden, terzi Ali ağbi o pantolonu kesti, biçti. Bu çok sık başınıza gelen bir durum öyle değil mi?


Kıyafet değiştirme kabinlerinde yaşanan zorluklara benzer olarak ta tuvaletlerde yaşanabilecek bir sıkıntıdan bahsetmek gerekir.


Şunu itiraf etmeliyiz ki her alanda gelişen teknoloji bazen sinir bozucu olabiliyor. Örneğin taksilerde kullanılan telsizler. 5 kilometrelik yolu size ıstırap yoluna çevirebilmeyi başarabilen bu cihazlara hepimiz çok ayrı gıcık oluyoruz eminim ama şimdi konumuz o değil. Konumuz, teknolojik gelişmelerden en sinir bozucu olanı. Sensörlü lambalar. Böylesine çok ta gerekli olmayan bir icadı üstelik en gerekli ve en özel yere koymak hangi aklın ürünüdür bilemiyorum ama kesinlikle insanlık suçu. Fotoselli lambanın seni fark etmemesi gibi durumlar yaşamışsındır eminim.


Yazının tamamındaki maddeleri burada tek tek açıklamayacağım ama kısa boyluluk, aslında büyük bir sorun.


“K.çı yere yakından korkacaksın” sözüne sürekli maruz kalmak bile aslından bu durumun ne kadar can sıkıcı olduğunun açık bir göstergesi.


Ben doktor değilim, eczacı hiç değilim evet lisedeyken eczacıda kalfa olarak ta çalışmadım. Ben kısa boyluyum ve bu derdin çaresini araştırıyorum. Ben ergenliğimden beri canımı en çok sıkan konuyu çözebilmek için savaş veriyorum.


Ve bunu da çözüme kavuşturdum.


Bir çalışma hazırladım. Yaklaşık 1,5 yıl süren kapsamlı bir araştırma yaptım.


Gerekli yerlerde uzmanlardan destek aldım, kendim denedim, bazen yanıldım bazen doğru sonuçlar aldım.


Ve bu e-kitabı ortaya çıkardım.




Bu e-kitap, bir doktor tavsiyesi değildir, ilaç tedavisi değildir veya giyinme ve aksesuar destekli hileler değildir.


Kısa boylu olmanın, sonradan müdahale edilemeyen tek sorunu genetik faktörlerdir. Diğer etmenlerin hepsi insanların elindedir ve disiplinli bir program aşılabilen problemlerdir.


 KİTAP HAKKINDA DAHA DETAYLI BİLGİLER İÇİN LÜTFENTIKLAYINIZ!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder