KISA BOYLU OLMAK KADER DEĞİL!
Kısa boylu olmanın avantajları ve dezavantajlarının
sıralandığı bir yazı okumuştum geçen haftalarda. Toplamda 26 maddelik bir
yazıydı ve nedense 25 madde dezavantajdı. (www.onedio.com ‘da yer alan makale)
“Türkiye boy ortalaması olarak Avrupa’nın gerisinde
ama” gibi bahaneler üreterek boy kısalığını sadece genetiğe vurmak ta bana
biraz sorundan kaçmak gibi geliyor. Ayrıca İstanbul’da toplu taşıma kullanan
herkes bilir ki, yeni nesil artık Türkiye ortalaması falan dinlemiyor,
uzuyorlar efendim.
“Allah benim 65 kilo olmamı isteseydi, beni öyle
yaratırdı” diyen Yıldız ablaya saygım sonsuz ama durum ondan biraz daha
anlaşılır bir hal içinde aslında.
Yıldız abla demişken yazıyı okumaya devam ederken
bir kuble El Adamı dinlenir.
Buyurun efendim, bu da linki. https://www.youtube.com/watch?v=RExkOg_vFgs Konu kısa boylu olmak ve insanın buna karşı
yapabilecek pek çok şeyi var. Kısa boylu olmanın nasıl bir dezavantaj bir durum
olduğunu bilen insanlar, aslında bu dezavantajlar karşısında çektikleri
zorluklarla karşılaştırsalar boy uzatma yöntemlerini, mevcut boyun 3 katından
fazla pişmanlık yaşarlardı.
Şimdi kısa boylu okuyucularımızın yaşayabileceği
bazı sıkıntıları tartışalım.
Mesela, mağazanın birinde geziyorsunuz. Çok şık ve
kaliteli bir kot pantolon gördünüz. Kendi bedeninizin ölçüsünde seçtiniz,
değişim kabini önünde sıra beklemeye başladınız. Sıra size geldi, kabinden
içeri girdiniz ve pantolonu giydiniz. Önce bel bölgesini kontrol ettiniz, sonuç
mükemmel. Tam olarak bedeni kavramış. Çift aynalı kabinden tekrar kendinizi,
perspektif olarak kestiniz ama bir eksiklik var. Ayaklarınız gözükmüyor.
Pantolon ayaklarınızı öylesine esir almış ki o zamana kadar sanki hiç
ayaklarınız olmamış gibi hissedersiniz. “Terzi Ali ağbi bunu çiçek gibi yapar”
dediniz ve pantolonu satın aldınız. Ne yazık ki siz daha giyemeden, terzi Ali
ağbi o pantolonu kesti, biçti. Bu çok sık başınıza gelen bir durum öyle değil
mi?
Kıyafet değiştirme kabinlerinde yaşanan zorluklara
benzer olarak ta tuvaletlerde yaşanabilecek bir sıkıntıdan bahsetmek gerekir.
Şunu itiraf etmeliyiz ki her alanda gelişen
teknoloji bazen sinir bozucu olabiliyor. Örneğin taksilerde kullanılan
telsizler. 5 kilometrelik yolu size ıstırap yoluna çevirebilmeyi başarabilen bu
cihazlara hepimiz çok ayrı gıcık oluyoruz eminim ama şimdi konumuz o değil.
Konumuz, teknolojik gelişmelerden en sinir bozucu olanı. Sensörlü lambalar.
Böylesine çok ta gerekli olmayan bir icadı üstelik en gerekli ve en özel yere
koymak hangi aklın ürünüdür bilemiyorum ama kesinlikle insanlık suçu. Fotoselli
lambanın seni fark etmemesi gibi durumlar yaşamışsındır eminim.
Yazının tamamındaki maddeleri burada tek tek
açıklamayacağım ama kısa boyluluk, aslında büyük bir sorun.
“K.çı yere yakından korkacaksın” sözüne sürekli
maruz kalmak bile aslından bu durumun ne kadar can sıkıcı olduğunun açık bir
göstergesi.
Ben doktor değilim, eczacı hiç değilim evet
lisedeyken eczacıda kalfa olarak ta çalışmadım. Ben kısa boyluyum ve bu derdin
çaresini araştırıyorum. Ben ergenliğimden beri canımı en çok sıkan konuyu
çözebilmek için savaş veriyorum.
Ve bunu da çözüme kavuşturdum.
Bir çalışma hazırladım. Yaklaşık 1,5 yıl süren
kapsamlı bir araştırma yaptım.
Gerekli yerlerde uzmanlardan destek aldım, kendim
denedim, bazen yanıldım bazen doğru sonuçlar aldım.
Ve bu e-kitabı ortaya çıkardım.
Bu e-kitap, bir doktor tavsiyesi değildir, ilaç
tedavisi değildir veya giyinme ve aksesuar destekli hileler değildir.
Kısa boylu olmanın, sonradan müdahale edilemeyen
tek sorunu genetik faktörlerdir. Diğer etmenlerin hepsi insanların elindedir ve
disiplinli bir program aşılabilen problemlerdir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder